Zihin-Beden
- yunusemrecirak1
- 18 Haz 2023
- 3 dakikada okunur
Doğduğumuz günden beri sahip olduğumuz beden ne kadar bize ait? Hiç düşündünüz mü, bu beden mi benliğimi temsil ediyor yoksa zihnim mi? Hangisi daha baskın yada? Sorun şu ki, insan olarak yaşadığımızın bile farkında değiliz. Sadece yaşıyoruz ve etrafımızda olup bitene dahası kendi benliğimize dahi göz atmıyoruz. Çevremizdeki canlılar, hayat ve hatta zaman yani maddi alem bizim bulunduğumuz alemin ana mihenk taşlarıysa insan olan biz bunların her birinde zaten varız.
Bedenimiz bu maddi dünyanın içinde adeta can bulur. Etkileşimlere giren ilk durak her daim bedendir. Gezip dolaşır, konuşur, tadar. Yapabileceklerinin sınırı yok gibidir. Üstelik bunu somut bir varlık olarak yapar. Ne var ki zayıftır da. Hastalanır, bitap düşer, ve hatta ölür. Ölmekle kalmaz çürür. Belki şanslıysa mumyalanır, bir tapınakta yıllarca bulunmayı bekler.
Bedenimiz, biz insanların muhakkak ki dünyaya açılan tek kapısıdır. Ama bir de arka kapısı yok değildir. O da bilinçaltı. Bu arka kapının tek farkı tek yön olması. Dışardan giriş serbestken içerden çıkış yok. Etrafımızda olup bitenlere ek olarak zihin dünyamıza sinsice giren düşünce tohumlarıdır buradan içeri girenler. Bedeniniz bu düşünce tohumlarını göremez, duyamaz veya algılayamaz. Onun becerileri dünya deniz gibi görünse de aslında pek de öyle değildir. Çünkü asıl dünya deniz olan zihin dünyamızdır.
Zihnimizin tam olarak ne olduğunu hatta nerede olduğunu sorsam bile düşünürüz bir. Bedenimizde bulunan beyinle organize dahası iç içe çalışıyorlar. Aralarında iletişim kurdukları, bedenimizle aralarında kapıları olduğu aşikardır. Aynı şekilde aklımız da bu diyaloğun bir parçası. Aklımızdan geçirdiğimiz her şey zaten zihnimizin ürünü değil mi? Zihin; akıldan üst olarak daha farklı bir boyutta, ona üstten bakarak yönetiyor gibi daha çok. Sonuçta rüyalar zihnin ürünü mü yoksa beynin mi?
Bitkisel hayatta yaşayan insanlar da bu konuda çok tartışılan bir konu. Onlar hala makineye bağlı da olsalar hayattalar ve istemsiz de olsa kısıtlı hareket edebiliyorlar fakat bizi duyup duymadıklarını veya düşünüp düşünmedikleri muallaktadır. Aynı şekilde rüya görüp görmedikleri de. Gerçi bizim rüyalarımız da zihnimizin ürünü değil midir? Her ne kadar bilinçaltının o karşı konulamaz etkileri rüyalarımızı süslese de rüyalarımız, genellikle gerçeklikten uzak ve saçmadır. Ne fizik kuralları vardır ve kanunlar. Zihnimizin kendi oyun alanı gibi kullandığı bir sanatsal çalışma bile olabilir. Peki bazen rüyada olduğumuzun fark edip rüyamızı kontrol altına almamız, rüyamızda uçmamız gibi durumlar yine zihnimiz tarafından mı yönetiliyor?
Bedenimizle zihnimiz bu gibi pek çok durumda birbirlerini tamamlıyorlar. Biri bu maddi dünyanın üç boyutlu kuklası, diğeri ise gölge misali bu maddi dünyanın iki boyutlu efendisi. Gölge de her zaman vardır, bizle beraberdir ama ona dokunamaz ve bazen göremeyiz bile. Zihnimiz de orda bir yerlerde. Her daim bizimle beraber. Yaptıklarımızı ona borçluyuz ama beden olmadan da bir hiçtir zihin.
Sonuçta zihnimiz de bedenimiz gibi özgür ve aynı zamanda bir o kadar da hassas. Onun da hastalandığı durumlar olabiliyor ki o durumlar gerçekten işler hiç iyi olmuyor. Nasıl bedenimiz özgürken zihnimiz misliyle özgürse aynı şekilde hastalıkları da öyle oluyor. Kabiliyetleri açısından da durumlar böyle. Zihnimizin ucu bucağı yok. Onu kontrol bile edemediğimiz durumlar olabiliyor. Bedenimizi adeta ele geçiriyor. Bedene biz doğarken yerleşiyor ve yavaş yavaş kontrolü devralıyor. Sonrasında beden ölene kadar da devam ediyor. Bir nevi virüs gibi de diyebiliriz. Sadece yerleştiği canlıyı öldürmek için değil yaşatmak için çaba sarf eden bir virüs.
Anlayacağınız zihin görmek istiyor ve görüyor. Siz vücudunuza bu emri veriyorsunuz gerisi beden tarafından otomatik yapılıyor. Hiçbir aşamayı hissetmiyorsunuz. O sinirlerin arasındaki madde alışverişi, uyaranların beyne kadar iletilmesi kontrolünüz dışında. Ama siz görmek istiyorsunuz ve görüyorsunuz. Veyahut elinizi sallamak istemeye başlarken elinizin zaten havaya kalktığını görüyorsunuz. Bu durumda siz hangisini yönetmiş oluyorsunuz? Zihninizi mi yoksa bedeninizi mi?
Yunus Emre Çırak
Son Yazılar
Hepsini GörSon zamanlarda bir laftır ağızlarda. Düzen bozuldu. Ne olacak bu düzen? Yoksa hep bozuktu da nesillerdir insanoğlu anlayamamış mıydı?...
Hayattan tam olarak ne bekliyoruz? Ondan beklentilerimiz ve isteklerimiz doğrultusunda mı yaşıyoruz? O halde istediğimiz şeyler,...
Yok olmanın tanımı nedir? Mekan ve akan zaman içerisinde artık bulunmamak ortadan kaybolmaya yok olmak denilebilir. Peki aslında böyle...
Comments